Türkiye'de Sürdürülebilirlik: Tüketicilerin ESG Tutumları
Günümüzde sürdürülebilirlik, iş dünyasında bir zorunluluk haline geldi. İş liderleri, sürdürülebilirlik uygulamalarının kârlılık üzerinde olumlu etkileri olduğunu kabul ediyor. Ipsos İtibar Konseyi 2023 raporuna göre, liderlerin yüzde 81'i bu konuda harekete geçmemenin
iş sonuçlarına zarar verdiğini belirtiliyor. Büyük şirketlerin yüzde 49'u, sürdürülebilir iş operasyonlarıyla kazanç sağladığını ifade ediyor (Kaynak: Key ESG, 2024). Türkiye'de de sürdürülebilirlik, tüketiciler arasında da önem kazanıyor; yüzde 43'ü bu konuda duyarlı markalara daha fazla ödeme yapmaya hazırken, yüzde 47'si bu alanda adım atmayan markaların ürünlerini almayacağını belirtiyor. Ancak tüketiciler arasında sürdürülebilirlik anlayışı farklılık gösteriyor. Markaların, çeşitli tüketici segmentlerinin ihtiyaçlarını anlaması ve buna uygun stratejiler geliştirmesi, sürdürülebilirlik mesajlarını daha etkili iletmeleri açısından önem taşıyor.

Ipsos Türkiye'nin gerçekleştirdiği kapsamlı ESG segmentasyonu araştırması, Türkiye'deki tüketicilerin sürdürülebilirlik ve ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) konularına olan tutumlarını anlamak için önemli veriler sunuyor. Araştırma, Türk toplumunu beş farklı segmente ayırıyor: Değişim Öncüleri, İstekli Destekçiler, Seçici Gerçekçiler, Sessiz Kabulleniciler ve Uzaktan İzleyenler. Bu segmentler, tüketicilerin sürdürülebilirlik konularına olan ilgilerini ve davranışlarını farklı açılardan değerlendiriyor.
Değişim Öncüleri (yüzde 17), sürdürülebilirlik konularında çözümler sunmaya ve gerektiğinde değişim için kendini ortaya koymaya hazır bireylerden oluşuyor. Bu grup, yenilikçi sürdürülebilirlik stratejilerinin öncüleri ve markalar için lider tüketicileri temsil ediyor.
İstekli Destekçiler (yüzde 21), sürdürülebilirlik konularında aksiyon almaya hazır, aksiyon almak için markaların yönlendirmesini bekliyor ve markaların bu segmentin beklentilerine uygun adımlar atması önemli.
Seçici Gerçekçiler (yüzde 16), etkisi olduğuna emin oldukları birkaç çözümü hayata geçirebilecek bireyleri kapsıyor, markaların etkili ve güvenilir sürdürülebilirlik çözümleri sunmalarını bekliyor.
Sessiz Kabulleniciler (yüzde 21), daha pasif bir duruş sergilemekle birlikte sürdürülebilirlik konusunda duyarlı.
Uzaktan İzleyenler (yüzde 24) ise daha az aktif bir yaklaşım sergiliyor ancak markaların bu segmenti de göz ardı etmemesi gerekir.
Ipsos'un 6000 bireyle gerçekleştirdiği Türkiye'nin en kapsamlı ESG segmentasyonu, iş dünyasına üç önemli fayda sunuyor:
1. Tüketici davranışlarını derinlemesine anlamak.
2. Sürdürülebilirlik stratejilerini yeniden şekillendirmek.
3. Toplumun beklentilerine yönelik ürün ve hizmetler geliştirmek.
Özellikle Türkiye'de, bu segmentasyon verileri markalara rekabet avantajı sağlamak ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmak için kritik bir araç olarak önem kazanıyor.
Türkiye'nin ESG segmentleri, tüketicilerin sürdürülebilirlik tutumlarını 15 ülke ortalamasıyla karşılaştırma imkânı sunuyor. Türkiye, sürdürülebilirlik konularına olan ilgisini arttırıyor ve global ortalamalara yakın bir duruş sergiliyor. İstekli Destekçiler ve Değişim Öncüleri gibi segmentler, Türkiye'deki sürdürülebilirlik beklentilerini yukarı çekiyor.
Jenerasyonlar bağlamında bakıldığında, farklı kuşakların sürdürülebilirlik yaklaşımlarında belirgin farklar gözlemleniyor. Y ve Z kuşakları, ekonomik olarak kendi hayatlarını kurmaya çalışırken daha seçici çözümler arıyor. Bu kuşaklarda İstekli Destekçiler ve Seçici Gerçekçiler öne çıkıyor. Gen X ve Boomers kuşağında ise, yüksek sosyoekonomik kesim Değişim Öncüleri olarak belirginleşirken, düşük sosyoekonomik kesim Sessiz Kabulleniciler içinde yer alıyor. Türkiye'de sürdürülebilirlik konusunda aksiyon almaya hazır olan segmentlerin oranı yüzde 54 olup, bu oran kuşaklar arasında farklılık göstererek iş dünyası için strateji geliştirmede önemli ipuçları sunuyor.
Türkiye'deki tüketicilerin ESG konularına ilgisi, iş dünyasının sürdürülebilirlik stratejilerini oluştururken dikkate alması gereken önemli bir faktördür. ESG segmentasyonu, markalara rekabet avantajı sağlarken sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmalarına yardımcı oluyor. İş dünyası, araştırma verilerini kullanarak toplumun sürdürülebilirlik konusundaki farklı tutumlarını anlamalı ve stratejilerini buna göre uyarlamalıdır. Bu yaklaşım, hem topluma hem de iş dünyasına uzun vadeli faydalar sunuyor.
Çıkan sonuçlara göre, sürdürülebilirlik konusunda Türk tüketicisinin de bakış açısını toplu tek bir yüzde gibi görmenin, markalar için sadece ortalamalarla hareket etmenin yeterli olmadığı ortaya çıkıyor. Şirketlerin sürdürülebilirliği merkezlerine alması ve tüketici verilerini bu bakış açısıyla entegre etmesi, farklılaştırması gerekiyor. ESG segmentleri, demografik verilerin ötesinde analiz yapma imkânı sunarak markaların sürdürülebilirlik stratejilerini daha etkili bir şekilde oluşturmasını sağlıyor. Ayrıca, toplumun yüzde 62’sinin bu konuda harekete geçmeye hazır olduğunu hatırlatıyor. ESG segmentleri, pazara yeni bir standart getirerek markaların daha bilinçli adımlar atmasını sağlıyor.