Zihin Sağlığı Araştırması
Araştırmaya katılanlara göre zihin sağlığı, en önemli sağlık sorunu olarak görülüyor. Kanser, stres, obezite ve madde kullanımı ise zihin sağlığını takip eden diğer başlıca sağlık sorunları arasında yer alıyor.
Araştırma katılımcıların Türkiye’de ilk sırada belirttiği sağlık sorunu kanser. Zihin sağlığı ülkemizde daha düşük oranda belirtilmiş olsa da 2018 yılına göre 11 puan artış var.
Ülkeler ortalamasında her 10 kişiden yaklaşık 8’i zihinsel ve fiziksel sağlığın eşit derecede önemli olduğunu belirtiyor.
Stres nedeniyle hiçbir şeyle baş edemeyeceğini hissedenlerin oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri Türkiye.
Türkiye’de bireylerin %45’i son bir sene içinde birden çok kez günlük hayatlarını etkileyecek derecede stresli hissettiğini söylüyor.
Türkiye’de kendi zihin sağlığı hakkında sıklıkla düşünenlerin oranı ülkeler ortalamasının altında.
Türkiye’de fiziksel sağlık hakkında zihin sağlığına göre daha çok düşünülüyor olsa da diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında, ülkeler ortalamasının altında.
Uzman Görüşü:
Ipsos’un Global Advisor araştırmasına göre, katılımcılar son üç yıldır zihin sağlığının en önemli sağlık sorunu olduğunu belirtiyor. 2025 sonuçlarına baktığımızda 31 ülke genelinde her on kişiden dördü bu görüşte. 2018’den bu yana pek çok ülkede bu konuda dikkat çekici bir artış yaşandı. Örneğin Fransa’da zihin sağlığını en önemli sağlık sorunu olarak görenlerin oranı 38 puan, Türkiye’de 11 puan yükseldi. Ülkeler ortalamasında 2018’de %27 olan oran, bugün %45’e ulaşmış durumda. Türkiye’de ise her on kişiden üçü zihin sağlığını en önemli sağlık problemi olarak tanımlıyor.
Araştırma katılımcıları zihin sağlığının ardından en önemli sağlık sorunu olarak kanseri öne çıkarıyor (%41). Onu stres (%31) izliyor. Zihinsel sağlığın daha fazla fark edilmesiyle birlikte, stres konusundaki endişelerin de belirgin biçimde arttığını görüyoruz.
Araştırmada ülkeler ortalamasında her on kişiden yaklaşık sekizi zihinsel ve fiziksel sağlığın eşit derecede önemli olduğunu belirtiyor. Bu da sağlığa bütüncül bir yaklaşımın benimsendiğini ve sağlıklı olma halinin hem bedensel hem de zihinsel boyutuna dair güçlü bir farkındalığa işaret ediyor. Türkiye’de de benzer şekilde her on kişiden yedisi bu görüşü paylaşıyor.
Stres de zihin sağlığımızı etkileyen en önemli faktörlerden bir tanesi. Türkiye’de her dört kişiden üçü, son bir yıl içinde stres nedeniyle bir ya da bir kaç kez hiçbir şeyle baş edemeyeceklerini hissettiğini belirtiyor. Bu oranla, stresin en yoğun hissedildiği ülkelerin başında geliyoruz. Günlük hayatlarını etkileyecek derecede stresli hissettiğini söyleyenler benzer oranda. Türkiye’de kendi zihin sağlığı üzerine sıklıkla düşünenlerin oranı, küresel ortalamanın altında kalıyor. Her iki kişiden biri bu farkındalığa sahip. Her ne kadar Türkiye’de fiziksel sağlık, zihin sağlığına kıyasla daha çok düşünülse de, bu alanda da dünya ortalamasının gerisindeyiz. Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız konusunda ülkeler ortalaması kadar üzerine düşünmüyoruz.
Zorlu ve belirsiz dönemlerden geçiyoruz. Pandemi, ekonomik krizler, politik istikrarsızlıklar, savaşlar ve iklim kaynaklı afetler, insanların zihin sağlığı üzerinde artan bir baskı oluşturuyor. Tüm bu gelişmeler, günlük yaşamda stres ve endişeyi hayatımızın “olağan” bir parçası haline getiriyor. Bu koşullar altında, zihin sağlığımıza dikkat etmek ve duygusal dayanıklılığımızı güçlendirmek, artık kişisel bir tercih değil, yaşamımızı sürdürebilmemiz için gerekli bir gereklilik. Yaşadığımız tüm zorluklara ve strese rağmen, hepimiz zihnimizi sağlıklı tutma potansiyeline sahibiz. Zihin sağlığını korumak için, hayatımızda bir amacı olması ve iyi olma halini sürekli destekleyecek günlük rutinler oluşturmak büyük önem taşıyor. Bu şekilde, dış koşullar ne kadar belirsiz olursa olsun, kendi iç dengemizi koruyabilir ve yaşam kalitemizi sürdürebiliriz.
Araştırma Künyesi:
25 Temmuz – 8 Ağustos 2025 tarihleri arasında 30 ülkede gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında, Hindistan’da 18 yaş ve üzeri bireyler; Kanada, İrlanda Cumhuriyeti, Malezya, Güney Afrika, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 18-74 yaş arası bireyler; Tayland’da 20-74 yaş arası bireyler; Endonezya ve Singapur’da 21-74 yaş arası bireyler; diğer tüm ülkelerde ise 16-74 yaş arası bireyler olmak üzere toplam 23.172 yetişkinle görüşülmüştür.