Ipsos İnsan ve İklim Değişikliği Araştırması
Ipsos Global Advisor araştırmamızdan derlenen bu haftaki bülten içeriğinde; iklim değişikliği ele alındı.
İklim değişikliğinin önemli bir göstergesi olan hava sıcaklığındaki değişimin sorun olduğu görüşünde olanların oranı %57. Türkiye’de de her 2 kişiden biri hava sıcaklığındaki değişimin bir sorun olduğu görüşünde.
Tüm ülkelerde endişe düzeyi 2022 yılına göre artıyor. Ülkelerin hemen hemen hepsinde endişe düzeyi %50’nin üzerinde. Türkiye’de endişe düzeyi ülkeler ortalamasının üstünde. Her 10 kişiden 8’i iklim değişikliği etkilerinden endişelendiğini belirtiyor ve bu endişe düzeyi de yıllar içinde artıyor.
İklim değişikliği ile mücadele konusunda da Türkiyede yaşayan her 10 kişiden 7’si daha fazla adımın atılması gerektiği görüşünde.
Ancak son 4 yıl içinde iklim değişikliği konusunda bireysel aksiyon alınması gerektiğini düşünenlerin oranı azalıyor. İklim değişikliği konusunun gündemde olduğu ülkemizde de bu konuda bireylerin katılımı 2021 yılına göre 17 puan azalıyor.
Ülkeler ortalamasında bireylerin %36’sı ülkelerinin iklim değişikliği konusunda çok fazla fedakârlık yapmasının istendiğini düşünüyor. Türkiye’de de bireylerin görüşü benzer.
Güney Amerika ülkeleri ve Filipinler, Endonezya gibi az gelişmiş ülkelerde ve iklim değişikliğinden dolayı daha fazla risk altında olan ülkelerde toplumun hükümetten beklentisi daha yüksekken; Türkiye’de bireylerin %59’u hükümetin harekete geçmesi gerektiği görüşüne katılıyor. Fakat 2021 yılına göre bu görüşteki azalış dikkat çekici (2021: %78- 2025: %59)
Ülkelerin hükümetlerden beklentisi yüksek ancak hükümetlerin bu konuda net bir planı olduğuna dair görüşleri çok daha düşük. Türkiye’de de bireylerin %28’i hükümetin bu konuda planı olduğuna inanırken yaklaşık yarısı net bir plan olmadığını düşünüyor.
Yenilenebilir enerjiye geçilmesi durumdan en olumlu etkinin hava kalitesi üzerinde olacağı düşünülüyor. Türkiye ise hemen hemen tüm konularda yenilenebilir enerjinin olumlu etkisinin daha fazla olacağı görüşünde.
Avrupa ülkelerinde elektrikli araçlara karşı olumsuz görüş oldukça yüksek denilebilir. Türkiye’de ise olumsuz görüşlerin oranı daha düşük. Her 4 kişiden 1’i, elektrikli araçların benzinle çalışan araçlar kadar kötü olduğu görüşünde.
Uzman Yorumu:
Ipsos’un İnsan ve İklim Araştırması raporu ile iklim krizinden kaynaklanan risklere ilişkin algıları ve iklim değişikliğine karşı harekete geçme sorumluluğu üzerinde görüşleri mercek altına aldık.
Geçtiğimiz yıl sıcaklıklar ilk kez 1,5˚ C hedefinin üzerine çıktı. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin yalnızca %17'sine ulaşıldı, aşırı hava olaylarının etkisi de giderek artıyor. Ancak olumlu gelişmeler de var. Dünya artık temiz enerjiye çok daha fazla yatırım yapıyor, bir çok ülkede küresel iklim hedeflerine ilişkin taahhütler yeniden düzenliyor. Ipsos raporunun sonuçlarında görüyoruz ki bireyler son on yılın kayıtlardaki en sıcak on yıl olduğunun farkında ve sıcaklıkları 1,5 derece hedefinin altında tutmamızın önemli olduğuna inanıyor. Ancak, bir diğer yandan bireyler daha az eylem odaklı ve bu konuya karşı geçtiğimiz yıllara göre daha az ilgili.
İklim değişikliğinin etkisine ilişkin endişeler artıyor. Her dört kişiden üçü (%74) ülkelerindeki iklim değişikliğinin etkilerinden endişe duyuyor. Bu soruyu en son sorduğumuzda 2022 yılı ile karşılaştırıldığında, ankete katılan 27 ülkeden 18'inde endişenin arttığını görüyoruz. İklim değişikliğinden daha fazla risk altında olan ülkelerde endişe daha yüksek. Türkiye’de de endişe düzeyi ülkeler ortalamasının üstünde.
Bireyler 1.5°C sıcaklık artışının büyük bir sorun olduğunu kabul ediyor. %17'si küresel sıcaklıkların 1.5°C'den fazla artmasının o kadar da büyük bir sorun olmadığı konusunda hemfikir olsa da, %53'ü bu düşünceye katılmıyor.
İklim değişikliği ile mücadele konusunda ülkeler ortalamasında on kişiden altısı daha fazla adım atılması gerektiğini belirtiyor. Türkiye’de ise bu oran daha yüksek. Ülkemizde yaşayan her on kişiden yedisi daha fazla adımın atılması gerektiği görüşünde. Ancak bu oran, 2021 yılına kıyasla %17 oranında daha düşük.
Bir diğer yandan da bu konuda yapılan fedakarlıkların çok fazla olduğunu düşünen bir kesim var. Ülkeler ortalamasında bireylerin %36’sı kendilerinden çok fazla fedakarlık beklendiğini düşünüyor. Türkiye’de de toplum benzer görüşte. Ülkelerin hükümetlerden beklentisi yüksek ancak hükümetlerin bu konuda net bir planı olduğunu düşünenlerin oranı düşük. Türkiye’de de bireylerin %28’i hükümetin bu konuda planı olduğuna inanırken toplumun yaklaşık yarısı net bir plan olmadığını düşünüyor.
İklim değişikliğinin en önemli konularından biri de yenilenebilir enerji. Bireyler farklı konularda yenilenebilir enerjinin olumlu etkisinin olacağını düşünüyor. Ülkeler ortalamasında yenilenebilir enerjinin en olumlu etkisinin hava kalitesi üzerinde olacağı belirtilirken, Türkiye de hava kalitesi, hayvanlar, sağlık, gıda güvenliği, doğal afet, istihdam, güvenlik, yoksulluk,salgın hastalıklar konularının tümünde olumlu etki yaratacağı düşünülüyor. Enerji konusunun önde gelen konularından biri olan elektrikli araçlarda ise farklı görüşler var. Avrupa ülkelerinde elektrikli araçlara karşı olumsuz görüş oldukça yüksek denilebilir. Türkiye’de ise olumsuz görüşlerin oranı daha düşük. Her 4 kişiden biri elektrikli araçların benzinle çalışan araçlar kadar çevreyi kötü etkilediğini düşünüyor.
Tüm bu bulgular, iklim değişikliğine yönelik farkındalığın ve endişenin küresel ölçekte arttığını ancak bu kaygının her zaman eyleme dönüşmediğini gösteriyor. Bireylerin, kurumların ve hükümetlerin birlikte, kararlı ve sürdürülebilir adımlar atması, iklim krizine karşı mücadelede kritik önem taşıyor.
Araştırma Künyesi:
24 Ocak – 7 Şubat 2025 tarihleri arasında Online Panel sistemi aracılığıyla dünya çapında 32 ülkede gerçekleştirilmiştir. Örneklem, Hindistan'da 18 yaş ve üzeri, Kanada, İrlanda Cumhuriyeti, Malezya, Güney Afrika, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 18-74, Tayland'da 20-74, Endonezya ve Singapur'da 21-74 ve diğer tüm ülkelerde 16-74 yaş aralığında toplam 23.745 yetişkinden oluşmaktadır. Türkiye'deki örneklem daha çok şehir merkezinde yaşayan, eğitimli ve daha yüksek gelirli vatandaşları kapsamaktadır. Sonuçlar internet erişimi olup online anket doldurabilen nüfusun yanıtları olarak değerlendirilmelidir.