Yapay Zekâ Çağında Stratejik Liderlik ve İnsanın Rolü
Yapay zekâ (AI), liderlerin ajandasına bir kasırga gibi girdi ve zihinlerde ortak bir fırtına kopardı: Bir yanda müthiş bir heyecan, diğer yanda derin bir endişe; tabiri caiz işe biraz şizofrenik bir bakış 😊 Bu sadece bir his değil, somut bir veri. Ipsos'un 30 ülkeyi kapsayan AI Monitor 2025 araştırması, bu küresel gerilimi net bir şekilde haritalandırıyor. Türkiye'de ise bu tablo daha da çarpıcı: Toplumun %67'si yapay zekâ destekli ürün ve hizmetler için heyecan duyarken – ki bu küresel ortalamanın oldukça üzerinde bir iyimserliktir – %58'i ise bu durumdan endişe duyuyor.
Bu karmaşık denklemde, kaderimizi belirleyecek olan, yapay zekânın kendisi değil, ona nasıl liderlik edeceğimizdir. Soru, "Yapay zekâ işimizi elimizden alacak mı?" değil, "Bu eşi benzeri görülmemiş güce sahip kokpitte, usta bir pilot olarak nasıl fark yaratabiliriz?" olmalıdır.
Küresel Rota: Heyecan ve Endişe Matrisinde Türkiye'nin Yeri
Ipsos'un AI Monitor 2025 raporu, ülkeleri yapay zekâya bakış açılarına göre farklı gruplara ayırıyor. Türkiye, bu matriste Brezilya ve Meksika gibi ülkelerle birlikte "Olumlu Gelenekçiler" grubunda yer alıyor. Bu, ülkemizde yapay zekâya yönelik hem heyecan hem de endişenin ortalama seviyelerde olduğunu, farkındalığın ve yatırımların ise tam potansiyeline henüz ulaşmadığını gösteriyor. Nitekim geçen yıldan bir araştırmamızda Türkiye'de yapay zekâyı sadece ismen bilenlerin oranının %44 olması, bu profili desteklemektedir. Bu durum, büyük bir potansiyelin ve aynı zamanda kapatılması gereken bir bilgi açığının da habercisidir.
Makalenin tamamını okumak için buraya tıklayınız.