Mutlu Olmak Üzerine
Ipsos, 30 ülkede 23 binden fazla kişi ile Global Advisor Ipsos Mutluluk Endeksi araştırması gerçekleştirdi.
Dünyanın hızına ve olan bitene yetişemediğimiz bir dönemde “iyi olma hali”, sadece bireysel tercihlerimizle şekillenen bir duygu olmaktan çıkıyor. Yaşadığımız ülkenin ekonomik ve sosyal koşulları, küresel gelişmeler ve kişisel hayatımızdaki dinamikler mutluluk seviyemizi doğrudan etkiliyor. Belirsizlik ve kaygı arttıkça, çevremizle ve kendimizle kurduğumuz ilişki de değişiyor. Çok verilen bir örnektir ama daha iyi ifade edenine henüz rastlamadım. Bir uçak yolculuğunda kabin basıncı düştüğünde, oksijen maskesini önce kendimize takmamız gerektiği söylenir. Çünkü biz nefes alamazsak, başkalarına yardım etme şansımız da kalmıyor. Aynı durum, mutluluk ve iyi olma hali için de geçerli. Çevremize iyi gelebilmek için önce kendi ruhsal ve fiziksel dengemizi korumalıyız. Bireysel “iyi hissetme” halimizi güçlendiren unsurları keşfetmek, zihinsel dayanıklılığımızı artırmak ve belirsizliklerle başa çıkma becerilerimizi geliştirmek, hem kendimiz hem de çevremiz için atabileceğimiz en değerli adımlardan biri. Burada bahsettiğim mutluluk, haz arayışını ifade eden hedonik mutluluk değil; hayatın anlamlı bir şekilde yaşanması sonucu ortaya çıkan tatmin duygusu.
Ipsos’un 30 ülkede 23 binden fazla kişi ile gerçekleştirdiği Global Advisor Ipsos Mutluluk Endeksi araştırmasına göre ülkeler ortalamasında aile ve çocuklarla olan ilişkilerin en büyük mutluluk kaynağı olarak gösteriliyor (%36). Takdir edilmek, değer görmek ve sevilmek, bizi mutlu edenler listesinde ikinci sırada yer alıyor (%35). Aile, eş ve arkadaş ilişkileri bir arada değerlendirildiğinde, ilişkilerin mutluluğun en baskın kaynağı olduğunu söylemek mümkün.
Makalenin tamamını okumak için buraya tıklayınız.