Herkes İçin Sağlık

Ipsos ve Bayer olarak katıldığımız Brand Week Istanbul “Herkes için Sağlık” oturumundaki bulgularımıza aşağıdaki makalemizde detaylı şekilde yer verdik.

Ipsos olarak globalde ve ülkemizde uzmanlığımız olan “İnsanı Anlamak” konusunda farklı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu bilgileri de kamuoyuyla, markalarla ve karar vericilerle paylaşıyoruz. Bu kapsamda Ipsos-Bayer iş birliği ile hazırlanan “Herkes için Sağlık” bulgularına yönelik; paylaşıma açık çok ülkeli raporlardan bir içgörü derlemesi gerçekleştirdik. Bu raporların her biri, Türkiye’nin de yer aldığı 30-50 ülke gibi geniş kapsamlı 16-75 yaş arası ülke temsiliyeti ile gerçekleştirilen araştırmalardan oluşmaktadır.

 

“Ülkenizde insanların en çok karşılaştığı sağlık problemlerini belirtir misiniz?” sorusunu merkeze alan ve 31 ülkede düzenli olarak Ipsos tarafından gerçekleştirilen Global Health Service Monitor araştırma sonuçlarına göre; 2018 yılında kanser %52 ile en çok karşılaşılan sağlık sorunu olarak tanımlanırken, 2020’de Covid-19 %72 ile kanseri yerinden etti. 2021 ve 2022’de de Covid-19 ilk sıradaki yerini korudu. 2023 yılında ise ilk sırayı mental health yani zihin sağlığı aldı.

 

2023’te zihin sağlığı %44 ile ilk sırada, kanser %40 ile ikinci sırada, stres %30 ile üçüncü sırada ve obezite ise %25 ile son sırada yer alıyor. 2018’den beri değişim incelendiğinde zihin sağlığı ve stres problemleri 2023’te özellikle Covid-19’un da gerilemesi ile birlikte daha çok öne çıkan konular arasında oldu.

 

Zihin sağlığı problemi kimlerin daha çok gündeminde diye bakıldığında bu oran Z jenerasyonu kadınlarda %56, Y jenerasyonu kadınlarda ise %51’e kadar yükseliyor.

 

Türkiye’de ise sıralamada farklılaşma söz konusu. Kanser ilk sırada yer alıyor. 2. sırayı ise “stres” alıyor.  Türkiye, Güney Kore’den sonra stresi en çok belirten 2. ülke ve aslında bu durum bir anlamda da zihin sağlığına dair bir alt başlığı işaret ediyor. 3. sıradaki zihin sağlığının hemen arkasındansa 4. sırada obezite geliyor.

 

“Zihin sağlığı mı, fiziksel sağlık mı daha önemli?” sorusuna eşit derecede önemli diyenlerin sayısı yüksek olsa da ülke ortalamalarına kıyasla Türkiye’de zihin sağlığının daha önemli olduğunu belirtenlerin sayısı daha yüksek. Yaklaşık her 5 kişiden biri zihin sağlığının daha önemli olduğunu belirtiyor. Bu yanıtlar da %22 oranı ile Türkiye’yi ilk sıraya taşıyor. Mevcut sağlık sisteminin odağında ise fiziksel sağlık bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl kendinizi ne kadar stresli hissettiniz? sorusundaki seçeneklere “En az 1 kez” yanıtını verenlerin yansımalarının her konuda 31 ülke ortalamasının üstünde olduğu ifade ediliyor.  Günlük hayatımı etkileyecek kadar diyenlerin oranı Türkiye’de %78’e kadar yükseliyor. Bir süre işe gidemeyecek kadar diyenlerin oranı ise %55.

 

Dünya olarak farklı baskıların, farklı gündemlerin yansımalarına verilen tepkiler dünya ve Türkiye kıyaslandığında bazen değişkenlik göstermekte bazen de aynılaşmakta.

 

“29 ülkede ülkenizde en çok endişelendiren 3 başlık nedir?” diye her ay bir takip gerçekleştiriyoruz. Global veriler incelendiğinde enflasyon 19 aydır %39 ile ilk sırada yer alıyor.  Bu sıralamayı sıcak savaş ortamıyla da artış gösteren suç ve şiddet takip ederken; listede ekonomi ile ilgili yoksulluk, eşitsizlik ve işsizlik de bulunuyor.

 

Türkiye ise enflasyon gündeminde 29 ülke arasında %55 oranı ile 5. sırada. Diğer başlıklarda ise göçmenler, yoksulluk, eşitsizlik, suç ve şiddet konuları öne çıkıyor.

 

Son 12 yılda global ortalamada da gerilemelerin yaşandığı mutlu hissetme sıralamasında Türkiye 12 yıl önce ilk sıradalardayken, son yıllarda son sıralara doğru gerilediği belirtiliyor.

 

Dünyadaki değişim hızıyla birlikte basit bir hayata özlem giderek artıyor. Basitleşmenin araçlarından biri olarak tanımlanan yalnız zaman geçirmeye duyulan ihtiyacın; toplumsal ilerlemenin, orta sınıfın hızlı büyümesinin, daha uzun çalışma saatlerine sahip kültürlerle sonuçlanan maddi mallar edinmenin kaçınılmaz bir yan ürünü gibi göründüğü ifade ediliyor.

 

Daha basit bir hayatın diğer yolu da akışına bırakabilmek. Türkiye’de dünyadaki eğilimlerin aksine akışına bırakamamak, yarını da düşünmek zorunda olma hissinin bir baskıya dönüştüğü aktarılıyor.

 

Teknolojinin vazgeçilmezliğini düşünenlerin oranının çok yüksek olduğu kaydedilirken bununla birlikte bu alandaki mahremiyet kaybının kaçınılmaz olduğu işaret ediliyor. Sosyal medya zihin sağlığımızı olumsuz etkiliyor diyenler %31 oranla 3.sırada yer alıyor. Z jenerasyonunda ise bu oran daha yüksek.

 

Türkiye’de kariyer ve iş hayatı üzerinden tatmin ve başarıyı tanımlama eğilimi genel olarak global ortalamanın da üzerinde. Bu oran Avrupa’da %40 seviyelerine kadar geriliyor.


 

Yeni bir baskı ise yapay zekâ (AI) alanında yaşanan gelişmeler. Bu noktada bireylerin %57’si yapay zekânın iş yapma şeklinde değişikliklere yol açacağını düşünürken, %36’sı ise 5 yıl içinde işini elinden alacağını düşünüyor.

 

Son başlık ise iklim krizi…. Bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğine herkes hemfikir. Ancak çözümü bilim adamlarının dahi bilmediğine dair de yükselen bir inanış var.

 

İtalya’nın Ascoli Piceno kasabasında, 1529 yılında yazılmış, Latince bir duvar yazısında kabaca şu sözler yazar: Yapabilen istemiyor, isteyen yapamıyor, bilen yapmıyor, yapan bilmiyor ve dünya böyle kötüye gidiyor. Dünyanın, toplumların daha iyiye gidebilmesi, zihin sağlığını koruyabilmesi için bu baskıların ve yansımalarının farkında olarak daha empati ile yaklaşılması kaçınılmaz bir ihtiyaç.

 

CH-20240104-38

 

Daha fazla içgörü Sağlık

Toplum